DÜŞMAN TAKİBİ
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Düşman, Müslümanlan takip ediyorsa, Müslümanlar da tekrar
savaşmak veya diğer bir Müslüman grubun yanına çekilmek için meydandan
uzaklaşıyorlarsa ve bu gruba doğru yaklaşıyorlarsa o zaman binek sırtında veya
yürüyerek namaz kılabilirler. Ne tarafa dönerlerse dönsünler, ister kıble
tarafına ister başka bir tarafa işaretle namaz kılabilirler. Öte yandan bu
esnada yüzleri kıbleye dönük yol alıyorlarken kendileri açısından kıble
tarafına doğru giden yoldan daha uygun bir yol bulurlarsa, yüzlerini kıbleden
çevirecek olsalar da bu yola girmeleri gerekir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Düşman takipten vazgeçerse veya düşman bir şeylerle
oyalanmak zorunda kalırsa veya düşmanın takibini engelleyecek bir yere
ulaşırlarsa, bu esnada binek sırtında namaza başlamışlarsa binekten inerek
namazlarını sürdürmelerinden başkası caiz olmaz. Yere inip kıbleye dönerek
namazlarını devam ettirirler. Tıpkı şiddetli olmayan korku halinde kılınan
namazIa ilgili açıkladığım gibi ... Eğer kendilerini görebilen düşman
birliklerine karşı korunaklı bir konumda iseler, ama peşlerine düşmeleri
durumunda bu korumanın yeterli olmasından emin değillerse, bu takdirde binek
sırtında namazIarını tamamlamalan gerekir.
İmam Şa:fij' (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Aynı şekilde eğer Müslümanlar ve düşman,
birbirlerinden uzaklaşıp ayrılırlarsa ve Müslümanlar yerde namaz kılmaya
başlarlarsa, Sonra düşman takibe başlarsa, bu takdirde bineklerine binerek
namazı o halde tamamlamalan ve elbette işaretle kılmalan gerekir. Oturarak
kılıyorlarsa, ayağa kalkarak devam etmeleri de aynı şekilde olur.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Artık hangi türden bir düşman onlan takip ediyorsa etsin,
-ister baği olsun ister başka bir grup- Müslümanlar mazlum konumdayken bu
şekilde namaz kılarlar.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Aynı şey, yırtıcı bir veya birkaç hayvanın onların peşine
düşmüş olması durumu için de geçerlidir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Aynı şekilde sele kapılmışlarsa ve sığınacaklan,
tutunacaklan yüksekçe bir kara parçası da bulamıyorlarsa koşarak veya binek
sırtında uzaklaşarak işaretle namaz kılabilider. Eğer kendilerinin ve
bineklerinin sığınıp tutunacağı yüksekçe bir kara parçası bulurlarsa
bineklerini oraya sürmeleri, bu kara parçasına sığınmadan önce başladıklan
namazlarını orada tamamlamalan gerekir. Şayet bedenleri için tutunacak bir yer
bulurlarsa ve binekleri için yer bulamazlarsa oraya doğru devam etmeleri ve
korku namazını yüzükoyun kılmalan gerekir.
İmam Şa:fij' (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Şayet bir tümsek bulurlarsa, ama bu tümseğin
arkasında yolu kesen iki vadi bulunursa artık bu yer tümsek hükmünde olmaz. Bu
durumda namazı koşar vaziyette, işaretle korku namazı şeklinde kılarlar. Böyle
yapmamalan ancak yoldan uzaklaşmalarına imkan veren bir çıkış bulmalan
durumunda geçerli olabilir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer yangının ortasında kalmışlarsa bu şekilde namaz
kılabilirler. Ama yangından emin olacaklan bir dağ bulup sığınamıyorlarsa ya da
yangının yönünü onlardan çeviren bir rüzgar esmemişse yahut alevlerden
korunacaklan bir sığınak bulamamışlarsa, o zaman bunlardan birini bulurlarsa
namazlarını yerde ve kıbleye dönük olarak tamamlarlar. Bundan başkası onlar
için caiz olmaz. Eğer böyle yapmazlarsa namazlarını yeniden (kaza ederek)
kılmaları gerekir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer bir eşkıya peşine düşmüşse bu da düşman ve yırtıcı
hayvan hükmündedir. Fil de öyle. Bu durumların tümünde bir kişi güvenli bir
yere ulaşıncaya kadar işaretle namazını kılabilir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Yine bir yılan veya öldürecek ya da yaralayacak başka
herhangi bir düşman peşine düşmüşse, yine şiddetli korku halindeki gibi namazı
nereye yönelirse yönelsin işaretle kılar.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Düşman dağılırsa ve bazı Müslümanlar da bir yere
çekilirlerken bulut ve benzeri gibi bir karartı görürlerse yahut deve sürüsü ya
da düşman olmayan insan topluluğu gibi bir şey fark ederlerse yahut bir toz
bulutu yaklaşırsa, hatta silahının menzilinde bir düşman grubu da olsa ve bütün
bunları düşman zannederek şiddetli korku halindeki gibi işaretle namaz
kılsalar, sonra bütün bunların düşman olmadığı anlaşılsa, o esnada kıldıkları
tüm namazları yeniden kılmaları gerekir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer namazlarını bu şekilde kıldıktan sonra düşmana dair
herhangi bir bilgi almazlarsa ve bu karartıların düşman mı ya da başka bir şey
mi olduğunu anlamazlarsa, namazlarını yeniden kılmak durumundadırlar. Çünkü
namazdan önce ve sonra gördüğünün gerçekliğine ilişkin kesin bilgiye dayalı olarak
korku namazını kılmaları gerekir. Bu hususta görmekten kaynaklanan kesin
bilgileri olmasa da bunun gerçekliğine dair doğru bir haber de yeterli bir
delildir. Çünkü haber de tıpkı görmek gibi bunun gerçekliğini ortaya koyar. Ama
kuşkuya düştüğü anda namazı iade etmek durumundadır. Çünkü bu durumda kıldığı
namazın geçerli olduğuna ilişkin, içinde yakini bir inanç oluşmaz.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Şayet düşmandan bir haber gelirse ve bu haberi alan
Müslümanlar sözünü ettiğimiz şekilde korku namazını kılarlarsa, sonra düşmanın
kendilerini takip ettiği, ama kendilerini yakalayacak kadar yaklaşmadığı
anlaşılırsa, namazlarını yeniden kılmaları gerekir. Aynı şekilde düşman, bir
Müslümanı takip ederse, bu Müslüman ile kurtuluş arasında veya kendisini
savunacak bir topluluğun bulunduğu yer yahut korunabileceği bir şehir arasında
yakın bir mesafe varsa ve düşmanın hızını ve kendisinin de ağır yol alışını
hesap ederek düşmanın kendisine bu mesafede yetişemeyeceğini, dolayısıyla
kurtulacağını yahut korunacağı yere ulaşacağını kesin olarak bilirse veya
kendisini düşmana karşı koruyacaklarını bildiği bir toplulukla karşılaşırsa, bu
sırada düşmanla aralarındaki mesafe gittikçe azalırsa, bunun yanında kendisini
koruyacaklarını bildiği topluluğa ulaşıncaya veya topluluk kendisine varıncaya
kadar düşmanın kendisine yetişemeyeceğini kesin olarak bilirse, böyle bir
durumda işaretle namaz kılan bir kimse namazını yeniden kılmalıdır.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Aynı şekilde bir Müslümanı düşman takip ediyorsa, bu
Müslüman ile düşman arasında birkaç mil kadar bir mesafe bulunuyorsa bu
takdirde işaretle namaz kılamaz. Yere inip namazını kılması, sonra bineğine
binip kurtulması gerekir. Namaz kıldığında düşman bineğinden ister insin ister
inmesin fark etmez.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Ama Müslümanlar düşmanı takip ediyorlarsa bu durumda binek
sırtında veya yaya olarak işaretle namaz kılmaları caiz olmaz. Bu, sadece bir
durumda caiz olabilir: Takip edenlerin sayı bakımından takip edilenlerden az
olmaları, takip edenlerin arkadaşlarından uzaklaştıkları için takip edilenlerin
dönüp kendilerine saldırınalarından korkmaları halinde bu şekilde namaz
kılabilirler. Böyle bir durumda bu şekilde ve işaretle namaz kılabilirler. Bu
halde düşmanı takipte ısrarcı olmaları gerekmez. Geri dönüp arkadaşlarına
katılmaları ve savunma mevzilerine konuşlanmaları gerekir. Düşmanın peşinde
sürekli hareket halinde olmaları ve böylece farz namazı işaretle kılmak zorunda
kalmaları caiz olmaz.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bunun benzeri bir durum da Müslümanların daha kalabalık
olmaları ve ısrarcı bir takiple düşman ülkesinin ortalarına kadar sızmaları,
bunun neticesinde de azınlık durumuna düşmeleridir. Böyle bir durumda geri
dönmeleri gerekir. Bu haldeyken bineklerinden inip namaz kılmaları durumunda
düşmanın geri dönüp kendilerine saldırmasından korkuyorlarsa namazı işaretle
kılabilirler. Şayet namazı işaretle kılmak zorunda kalacaklarsa düşman
ülkesinin içlerine sızmaları ve düşmanı bu şekilde takip etmeleri doğru olmaz.
Ama kendilerinde namazı işaretle kılmak zorunda kalmayacaklarına dair bir
kanaat varsa bunu yapabilirlerlişaretle namaz kılmazlar.
imam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Şayet namazı işaretle kılarken bir taraftan düşman
kuvvetleri dönüp kendilerine yönelirse -düşmanla karşı karşıya kaldıkları bu
sırada- namazlarını yarıda kesmeleri gerekmez. Bilakis düşman ne tarafa dönerse
ona doğru dönerek işaretle namaz kılmaya devam ederler.
imam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu esnada kıbleden başka bir tarafa dönmeleri veya
içlerinden birinin kendini kalkanla koruması yahut düşmana hafifbir darbe
vurması ya da düşmanı gafil avlaması yahut mızrak ve benzeri bir şeyle düşmana
doğru hafif bir hamle yapması ile namazı yarıda kesilmiş sayılmaz. Ama
darbeleri tekrarlar ve ileri hamle girişimlerini uzatırsa namazı yarıda
kesilmiş sayılır. Bu yüzden eğer fırsatını bulursa savaşmadığı bir sırada
namazını yeniden kılması gerekir. Ama buna fırsat bulamıyorsa savaşırken namazı
kılmaya devam eder. imkanını bulunca da namazı yeniden kılar. imkanı varken
namazı terk etmesi doğru olmaz.
imam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer düşman tarafından takip edilen Müslümanlar başka bir
Müslüman gruba katılmayı amaçlıyorIarsa veya yeniden savaşmak üzere toparlanmak
için geri çekiliyorlarsa, işaretle namazlarını kılabilirler. Bineklerinin
sırtından inip yerde namaz kılma imkanını bulduklarında namazı yeniden
kılmaları gerekmez. Ama müşriklere arkalarını dönüp kaçıyorlarsa, yeniden savaşmak
için toparlanma amaçlı bir çekilme değilse ya da daha güçlü bir saldırı için
başka bir Müslüman grubun yanına gitmek üzere çekilmiyorlarsa, işaretle namaz
kıldıklarında bu namazı yeniden kılmaları gerekir. Çünkü böyle bir durumda
onlar asi sayılırlar. Bize göre ruhsatlar da ancak itaat edenler için
geçerlidir, asiler için değiL. [Savaştan kaçmak büyük günahlardandır.]
Sonraki için tıkla:
KORKU HALİNDE
NAMAZLARI KISALTARAK KILMAK